Eğitim camiasında belirli gün ve haftaların kutlanması, yalnızca bir zorunluluğun yerine getirilmesi değil, aynı zamanda öğrencilerin sosyal becerilerini geliştiren, özgüvenlerini artıran ve milli-manevi değerlerin aktarılmasını sağlayan önemli bir süreçtir. Yıllardır bu kutlamaların içinde olan biri olarak, hazırlık aşamalarında gösterilen yoğun emek, fedakârlık ve özveriye bizzat şahit ve dahil oldum. Öğretmenler, öğrenciler ve idareciler, gösterinin en güzel şekilde gerçekleşmesi için gece gündüz demeden çalışırlar. Ancak ne yazık ki bu emekler, çoğu zaman hak ettiği değeri görmez.
Gösteri günü geldiğinde protokol üyelerinin veya izleyicilerin ilgisizliği, kendi aralarında sohbet etmeleri ya da gösteriye yüzeysel bir gözle bakmaları, sergilenen çabanın görmezden gelinmesine neden olur. Bu durum, hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin motivasyonunu düşürür, yapılan işin değerini sorgulamalarına yol açar. Halbuki bu etkinlikler, sadece öğrencilerin sahnede yeteneklerini sergiledikleri anlardan ibaret değildir. Her bir sahne arkasında yaşanan telaş, provalar boyunca dökülen terler, öğrencilerin heyecanla beklediği alkışlar vardır.
İzlemeyecekseniz, gerçekten ilgilenmeyecekseniz neden geliyorsunuz? Gelmemek emek verenlerin emeğine saygı açısından daha doğru bir tercih olabilir. Orada bulunan bir öğrenci, belki de hayatında ilk defa sahneye çıkıyor, cesaretini toplamak için günlerce çalışıyor, uykusuz kalıyor keza ailesi de aynı şekilde. Bir öğretmen, öğrencisinin başarısını görmek için gecesini gündüzüne katıyor. O anlarda ilgisizlikle karşılaşmak, öğrencinin kendine olan güvenini zedelerken, öğretmenin çabasını da değersizleştiriyor.
Bu tür etkinliklere katılım gösterenlerin, sadece orada bulunmakla kalmayıp gerçekten izlemeleri, çocukların gözlerindeki heyecanı görmeleri, onların duygularına ortak olmaları beklenir. Bir alkış, bir tebessüm, kısa bir takdir sözü, o anlarda yapılan tüm fedakârlıkların karşılığı olabilir. İzleyiciler olarak, bu bilince sahip olmalı, sahnedeki her öğrencinin bir gün kendi çocuğumuzun yerinde olabileceğini unutmamalıyız.
Emeğe saygı göstermek, onu anlamakla başlar. Bu yüzden bir etkinliğe katıldığınızda, sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da orada olun. O anların anlamını yitirmesine izin vermeyin; çünkü o gösteriler, sadece bir etkinlik değil, öğrencilerin özgüveni, öğretmenlerin emeği ve eğitim camiasının ortak çabasıdır.
Kutlama gibi görünen etkinliklerin arkasında, gecesini gündüzüne katan öğretmenler, heyecanla sahneye çıkan öğrenciler ve onların umutla bakan aileleri vardır. Gösterinin süresi kısa, emeğin izi derindir. Saygı, izleyerek başlar.
"Emeğe saygı, gözle değil gönülle bakmayı gerektirir."