Günümüz dünyasında iyilik yapmanın ve gönüllerde bir iz bırakmanın değeri, her geçen gün daha fazla anlaşılmakta. İyilik, bir erdem olarak yalnızca başkalarına bir şey vermekle kalmaz, iyilik yapan kişinin ruhunu da yücelterek ona huzur getirir. Ne var ki, bu yolu izlerken, incinmek kaçınılmaz hale gelebilir. Asıl mesele, incindiğinde bile incitmemek, her koşulda nezaketi ve hoşgörüyü koruyabilmektir. Bu anlamda, Hz. Mevlana'nın “İncitme! Çünkü her şeyin bir hesabı vardır” sözü bizlere, ilişkilerde her zaman dikkatli ve saygılı olmamız gerektiğini hatırlatır.
İyilik yaparken bazı insanların bu çabanızı takdir etmeyeceği, hatta sizin iyiliğinizi su istimal edeceği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalabilirsiniz. Ancak burada asıl belirleyici olan, başkalarının tavırları değil, kendi karakterimizdir. Çünkü, "İyilik yap, denize at; balık bilmezse Hâlık bilir" der atalarımız. Birine el uzattığınızda, karşılığında teşekkür beklemeden, yalnızca Allah rızası için yapmalıyız. Bu yaklaşım, iyiliğin en saf ve en temiz halidir.
İncitmemek Bir Güç Göstergesidir
Çoğu zaman haksızlığa uğradığımızda, doğal bir refleksle karşılık vermek isteriz. Ancak burada, "intikam soğuk yenen bir yemektir" gibi yaklaşımlar yerine, Yunus Emre’nin şu sözlerini anımsamak bizi doğru yola yönlendirebilir: “Dövene elsiz, sövene dilsiz, derviş gönülsüz gerek.” İncitici sözlere ve davranışlara karşı sabırlı olup iyilikle karşılık verebilmek bir zayıflık değil, aksine, kişinin ruhsal olgunluğunun ve içsel gücünün bir yansımasıdır. Bu bakımdan, incindiğinde bile incitmemek, karakterimizin sağlamlığını gösterir. Ve bunu başarmak ta büyük bir erdemliktir.
Birini kırmadan, onu yargılamadan dinlemek ve anladığımızı hissettirmek, iyiliğin en kıymetli türlerinden biridir. Karşımızdaki insanın ruhunda bir yumuşama yaratmanın, bir gönüle dokunmanın kıymetini şu özlü söz ne güzel ifade eder: “Gönül yapmayan yıkmakla meşgul olur.” Gönüller yapabilmek, başka hayatlara dokunabilmek, iyiliğin esas hedefi olmalıdır. Ne mutlu bunu başarabilenlere.
İyiliğin Dönüşü Mutlaka Vardır Ama Bu Dünya da Ama Öbür Dünyada
Her ne kadar iyiliğin hemen karşılığını görmek her zaman mümkün olmasa da iyilik bir gün mutlaka sahibine geri döner. Bu hayatın yazısız kanunlarından biridir. Şair Eşref’in dediği gibi, "Hayır işle, yoluna bırak; düşkün olan elbet sarılır." Yapılan her iyi şey, evrende bir iz bırakır ve bir gün bir yerde, belki de hiç beklenmedik bir anda, sahibine geri döner. Kötülüklerin içinde bile iyiliği görebilen, umudu yeşerten kişiler, toplumların gerçek ışıklarıdır.
İyilik yapmanın ve incitmemek için çaba göstermenin hem bireysel huzurumuza hem de toplumsal dayanışmaya katkısı büyüktür. İyilik yaparken incinmek kaçınılmazdır (en azından benim yaşantımda böyle olmuştur) , ama incinip de incitmemek, yüksek bir erdemdir. Unutmayalım ki, hayat bir ayna gibidir; ona nasıl bakarsak, o da bize öyle yansır. “Güzele bak, güzel gör; güzele dokun, güzellik bul” diye öğüt verirler bizlere. İyiliği seçelim, ne olursa olsun güzelliği bulalım. Çünkü iyilik, her koşulda iyidir.
Gönül yıkan değil, gönül yapan insanlara çıksın yolumuz…