'Medeniyet, kolektif yaşantının ürünü olan iman ve aklın estetik bir görünüme kavuşmasıdır.'
Bu hafta YGS sonuçları açıklandı. YGS sonuçlarına ilişkin istatistiki bilgiler ortaya çıkmaya başladı. Buna göre temel derslerdeki ortalamaların her yıl giderek düştüğü görülmektedir. Bunun sebebini birçok açıdan ortaya koymak mümkündür.
Eğitim sisteminin belirleyicileri, eğitim programları, öğretmen kalitesi, müfredat, sınav sistemleri, teknolojik destekler vs. gibi süreç içerisinde değişim gerektiren alanların sağlıklı bir analizi yapılamamaktadır. Özellikle geçen 10 yıl içerisinde eğitim alanında bir dizi değişiklik ve yenilikler yapıldı. Ancak bu değişiklikler eğitimdeki niteliği artırdığı söylenemez. Çünkü faklı açılardan elde edilen birçok verilerde bunu desteklemektedir.
Dünyadaki eğitim ile ilgili kıstaslarda PİSA kullanılırken, bizde buna pek itibar edilmemektedir. Buna karşılık gelişimi gösteren objektif kriterler de bulunmamaktadır. Ancak sınav sonuçları ölçülerden biri ise, sonuçlar da ortadadır.
Bugün orta yaş olup da Türk eğitim sisteminin kesintisiz süreçlerine katılmayan yok gibidir. Değerlerin benimsendiği, toplumun normalleştiği, kuralların içselleştirildiği ve de davranış haline getirilmesinde eğitimin önemli bir rolü bulunmaktadır. Ancak bugün eğitim sisteminin içerisine girenlerin önemli bir kısmında davranış problemleri olduğu görülmektedir. Saygı, sevgi, hoşgörü, sorumluluk gibi değerlerin eğitim sistemi içerisinde hem belli müfredatlarda hem de değer çalışmalarıyla öğrencilere aktarılmaya çalışılmaktadır. Ancak bugün toplum içerisinde bir kargaşa hâkimdir. Bütün bu kargaşa ve olumsuzlukların arkasındaki temel sebep olarak mevcut eğitim sistemini görebiliriz.
Okumayan, okuduğunu anlamayan, düşüncelerini kağıda dökemeyen, tarihe, edebiyata, sanata ve spora karşı ilgisiz, estetikten yoksun bir nesil gelmektedir.
Nasıl bir insan, nasıl bir toplum tasavvur ediyoruz? Medeniyetimizin dinamikleri neler olacaktır? Bugünün medeniyet göstergeleri nelerdir? Bu ve buna benzer soruları artırmak mümkündür. Bugün bu sorulara tarih ve kültür birikimi çerçevesinde makul cevap vermek mümkün değildir.
Eğitimi siyasetin boyunduruğundan kurtarmak, tarih ve kültürel birikimin bir uzantısı haline getiremediğimiz sürece bir medeniyet ortaya koyabilmemiz mümkün değildir. Eğitim, insan yetiştirme sanatı ise, nasıl bir insan ve dolayısıyla nasıl bir toplum tasavvur edişimizin cevabını bize eğitim, verir.
Büyük medeniyetler akıl ve iman bütünlüğünden beslenen estetikler üzerine kurulur. Eğitimin, insana kazandırması gereken en önemli husus da budur. Estetik bakış açısı kazandırmak… Söz ve konuşma da estetik, yazı da estetik, bakış da estetik, çizim de estetik, sanat da estetik, davranış da estetik, inanç da estetik, şehirleşme de estetik…
Estetik, değer uzantılıdır ve dolayısıyla kolektif yaşantının ürünüdür. Estetik, içerisinde hem madde hem de mana boyutunu birlikte düşünmeyi gerektirir. Taşa ruh kazandırır. Medeniyet tarihimizde estetik deyince aklımıza ilk gelen eserlerden birisi Mimar Sinan’ın eserleridir. Sadece bir binaları taş yığını olmaktan kurtaran, binalara ruh veren bir anlayışın bugün bizdeki karşılığı estetiktir. Ve maalesef bugün bu estetik bakış açısından yoksunuz. İnsan ilişkilerindeki sosyal problemlerin sebebini, estetikten yoksun yetişmiş olmak da arayabiliriz. Bu bakış açısını kazandırması gereken en temel kurum, eğitimdir.
Bugün yaşadığımız bütün problemlerin sebebini de yine eğitim kurumunda aramak mümkündür. Eğitimde niteliğin her geçen gün düştüğü, ama buna karşılık sosyal travma yaratan olayların giderek arttığı bir dönemden geçiyoruz. Toplumu normalleştirecek, değer ekseninde birleştirecek ve insanı ve toplumu estetik karşılığı olan bir medeniyet tasavvuru etrafında bir araya getirebilmek için eğitim sistemini tekrar gözden geçirmek, gelenek ve bugün arasında bağlantı kurmak zorundayız.
Akademik gelişim, yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek, dil öğrenmek, dünyayı tanımak, meslek sahibi olmak, teknolojiyi kullanabilmek, girişken olmak, güven duygusunu geliştirmek, ait olmak, kendini gerçekleştirmek gibi insanı maddi anlamda bütün olarak bireyin gelişimi, kolektif yaşantının gelişimi, medeniyetin gücünü ortaya koyabilmesi açısından önemlidir. Bütün bu bireysel gelişimi, inançla desteklemek ve kolektif imanın bir parçası haline getirebilmek gerekir.