Sizler insanları mallarınızla memnun edemezsiniz,
onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz.
Hadis-i Şerif
Kolektif iman, közlenmiş yürekleri ateşleyen körük gibidir. Aynı ülkü yolunda mücadele eden bedenleri yekvücut haline getirir. Kolektif imandan yana nasibi olmayan bütün sosyal gruplar, zaman içinde yok olmaya ve de dağılmaya mahkûmdur.
Toplumları bir arada tutan ana unsurdur. Ailesine, yakınlarına, ülküdaşına milletine, dindaşına inanmak… Toplumlar, kolektif iman sayesinde bütün zorlukların üstesinden gelir. Hatıraları canlı tutar, içinde yaşanılan zaman birlikte yaşamanın kıymetini belirler ve ortak bir gelecek hayaliyle insanlara umut verir.
Kolektif imanın kendince bir büyüklüğü vardır. Her sosyal grubu bir arada tutan bir kolektif iman muhakkak vardır. Ancak her sosyal grubun kolektif imanı aynı şiddette kendisini göstermez. Kolektif imanın büyüklüğü, bir sosyal grubun birbirine olan bağlılığının göstergesidir. İnsanların birbirine bağlılığı, sevgisi, sadakati, ortak ülküleri, paylaşımı, vefası, yardımlaşması, feragatı, fedakârlıkları kolektif imanın birer göstergesidir. Sevgi, dayanışma ve fedakârlık üzerine kurulan kolektif imanın büyüklüğü, Nasıl ve Ne Kadar? sorusuna verilen cevaptır. Ne kadar sevmek, nasıl bir dayanışma, ne kadar bir fedakârlık…
Kolektif iman, insanların mensubu oldukları topluluğa dair ortaya bir şey koymasının arkasındaki ana güçtür. Kolektif iman, insanların sahip oldukları yeteneklerin bir bütün haline gelişidir. Bu yüzden kolektif iman, Mimar Sinan’ın mimarisinde, Itrî’nin tekbirinde, Şair Nabi’nin Sakın Terk-i Edeb’inde kendini bulur… Yesrib’i Medine haline getiren kuvvet, kolektif imandır.
Günümüzün yitik baltasını kolektif imanda aramak gerekir. İnsanı ve toplumu bütünleştiren, akıl ve iman arasındaki dengeyi kuran, şahsiyeti ve toplumu bir ÜLKÜCÜ AHLAK etrafında birleştirecek güç kolektif imandır. Kolektif imanın olmadığı bir yerde ne medeniyet tasavvuru olur ne de kızıl elma… Diğer bir ifadeyle kolektif imanı olmayanın, ülküsü de, ülkücülüğü de olmaz. Kolektif imandan mahrum olanlar, Türk Milletinin milli ve manevi değerlerini hem anlayamazlar hem de yaşayamazlar. Bizim geleneğimizde inandığı gibi yaşamayanların sözüne de itibar edilmez.
Bir medeniyet tasavvuru oluşturacak isek, sevgi, dayanışma ve fedakârlık üzerine kurulu bir kolektif imanı inşa etmek mecburiyetindeyiz. Kolektif iman inşa edilmeden, bir medeniyet kurmak mümkün değildir. İnsanların sahip oldukları yetenekler, bilgi ve donanımları ortak bir ülkü etrafında bir araya getirebilmenin tek yolu kolektif imandır.
Bizim kolektif imanımızın çerçevesini çizen ve içini dolduran İslam Ahlak ve faziletidir. Üzerinde ısrarla durduğumuz, kolektif iman meselesi, bir medeniyet ortaya koyma mücadelesidir. İnsanın kendisi ve insanın ortaya koydukları arasındaki bütünlük bir medeniyetin göstergesidir. Bu medeniyeti bir arada tutan kuvvete biz kolektif iman diyoruz. Bu kolektif iman, insanın günlük alışkanlıklarını, davranışlarını, ortaya koyduğu eserlerini, insan ilişkilerini, gelecek tasavvurunu belirler.
Kolektif iman içerisindeki insanlar arasında tatlı dil, yumuşak söz vardır. Birbirine yardım vardır. Birbirini yüceltme vardır. Ortak tehlikelere, yaşan acı ve hüzünlere karşı, ortak tepkiler vardır. Seher vaktinde ellerini semaya açtığında, ülküdaşı için dökülen dualar vardır. Ülkücü olmak, kolektif iman dairesi içerisinde yaşamayı gerektirir. Bir ülkücü için kolektif iman “Allah’tan korkun, sadıklarla beraber olun” emrine uygun yaşamaktır. Sadık olmak, sadıklarla beraber olmak ne demek? İmanın gereği gibi yaşamak… O uğurda mücadele etmek ve mücadele edenlerle birlikte olmak… Yaşamak ve de yaşatmak…
Kolektif iman sadece, topluluk içinde kendisini göstermez. Tek başına bir oda içerisinde kaldığında dahi aynı şuur içerisinde olmayı gerektirir. Kolektif iman sahibi birisi bilir ki, kendisini her dem gözleyen vardır.
Kolektif imanın en güzel örneklerinin yaşandığı ay Ramazan ayıdır. Ramazan, insanların, insan olduklarını hatırlamaları ve birlikte bir iman dairesi içerisinde yaşamanın zevkine varıldığı bir aydır. Temennimiz odur ki, Ramazanın bizlere hatırlattığı ve de kazandırdığı bütün güzelliklerin yani kolektif imanın bütün ömrümüze, mensubu olduğumuz fikrin bütün insanları arasında ve dahi bütün milletimize sirayet etmesi temennisiyle…