Son zamanlardaki garip siyasi gelişmeleri hayretle izliyorum. Tarihimizin en karanlık sayfalarından biri olan terör gerçeği ve bu topraklarda acılar yaşatan bir katil, bir cani, bir terörist olan Abdullah Öcalan’ın, Türk Milletinin Meclisine konuşmaya davet edilmesi gibi kabul edilemez bir meseleyi ele almazsam Vatan sevdamdan şüphe eder, vicdanım sızlardı. Abdullah Öcalan, bebek katilidir. Binlerce masum insanın, bebeklerin, kadınların, askerlerimizin, öğretmenlerimiz ve sivillerimizin hayatına kastetmiş, terör örgütü PKK’nın lideri olarak bu ülkeye en büyük acıları yaşatmıştır.
Öcalan, sadece Türkiye Cumhuriyeti devletine değil, aynı zamanda milletimizin birliğine, kardeşliğine ve geleceğine kasteden bir teröristtir. Onun isminin bile Yüce Türk Milleti’nin Meclisi çatısı altında anılması, şehitlerimize, gazilerimize ve bu ülkenin bağımsızlığı için canını feda eden tüm vatandaşlarımıza büyük bir ihanettir. Böylesine birinin mecliste konuşmaya davet edilmesi fikri dahi, milletimizin vicdanında derin bir yara açmıştır ve asla kabul edilemez.
T.B.M.M milletin iradesini temsil eden en yüce makamdır. Terörle ve teröristlerle mücadele eden bir devlet olarak, bu ülkeye zarar veren, hainlik yapan, canilik eden hiç kimseye bu çatı altında yer vermek bir yana en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır. Abdullah Öcalan’ın ya da onun gibi terör örgütü liderlerinin, bu kutsal çatı altında yeri yoktur ve olmayacaktır.
Terörün bu ülkede hiçbir zaman amacına ulaşamayacağını bir kez daha vurgulamalıyız. Bizler, T.C. Devletinin eğitimcileri olarak , terörle mücadelede tavizsiz olmalı, bu ülkenin birliğine kasteden herkese karşı net bir duruş sergilemeliyiz. Terörle mücadelede daima dik durmalıyız ve bu ülkenin bağımsızlığı için kararlılıkla mücadele etmeye devam etmeliyiz. Şehitlerimizin hatırasına, gazilerimizin emeklerine saygı duymak da bunu gerektirir. Bu meclis, bebek katilleriyle değil, bu vatan için canını feda eden kahramanlarla anılmalıdır.
Bu ülke, hepimizin ortak vatanıdır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir unsuru, hiçbir kişi ya da grup tarafından keyfi bir şekilde yönetilemez, zapt edilemez. Ülkemiz hiç kimsenin çiftliği değildir. Bu topraklar, şehitlerimizin kanıyla sulanmış, bağımsızlığını canıyla ve kanıyla kazanmış bir milletin kutsal mirasıdır.
Son olarak ifade etmek istiyorum ki; bu ülkenin refahı, huzuru ve güvenliği için canla başla çalışmalıyız. Teröristlerin ya da teröre destek verenlerin Meclisimiz çatısı altında söz söylemesine zemin hazırlamak, milletimize ve onun bağımsızlık mücadelesine ihanet etmekle eşdeğerdir. Bu ülkenin tek bir çakıl taşına dahi göz dikenler bilmelidir ki, bu topraklarda bağımsızlık ve hürriyet daima korunacaktır. Milletimizin iradesi, teröre ve terör destekçilerine karşı asla eğilmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukukun üstünlüğü ve milletin iradesi ile yoluna devam edecektir. Bu kutsal vatan, hepimizin emanetidir ve o emaneti, kimseye keyfi bir şekilde teslim etmeyeceğiz. Hep birlikte, bu vatanın onurunu, haysiyetini ve bağımsızlığını sonsuza dek koruyacağız.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!
Ne mutlu Türk'üm diyene...