Bu dünya bir tuhaf yer ve biz de bu tuhaf dünyada kadın hakları mevzusunu konuşuyoruz. Gelelim İslam'da kadın haklarına, bakalım, neler olmuş neler bitmiş?
İslam dünyasında kadına verilen değer, göz kamaştırıcı bir pırlanta gibi. Kur'an-ı Kerim'de kadın hakları, tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi parıldıyor. Ama gelin görün ki, bu yıldızlar herkes tarafından fark edilmiyor.
Bir kere, İslam dininde kadın, erkeğin yarısı değil, tamamlayıcısıdır. Yani, kadın olmasa erkek ne yapar, düşünün bir?
İşte bu yüzden, İslam'da kadına verilen haklar öyle mangalda kül bırakmayan insan olduğu bile tartışılan kişilerin ifade ettikleri gibi değil.
Mesela, aldatma meselesi. İslam'da eğer bir erkek eşini aldatırsa, yandı gülüm keten helva. Zina, büyük günahlardan biri ve cezası ağır. Kadın bu durumda korunuyor, kalkan olunuyor önüne...
Boşanma konusuna gelince, kadının hakları yine burada da bir koruma var. Kadın, boşanma sonrası da korunuyor, kimsenin "aman ne olacak" deme lüksü yok.
Peki, miras? İslam'da kadının miras hakkı, demir gibi sağlam. Baba, evlatları arasında kadını arka plana atarsa, o zaman Allah'ın koymuş olduğu sınırları aşmış oluyor.
Ekonomik özgürlük? Kadının malı, onun malı. Kimse "bu ne böyle" diyemez. Erkek, kadının ekonomik özgürlüğüne karışamaz.
Ve en önemlisi, İslam'da kadın ve erkek birbirinin yarısı değil, tamamlayıcısı. Kadın, toplumun yarısı, eğitici bir birey olarak görülüyor. İslam, kadın ve erkek arasındaki ilişkilerde adalet ve eşitliği vurguluyor.
Ama bakalım Batı'ya, orada durum nasıl? Kadın hakları konusunda Batı dünyası, tarih boyunca bir dizi devrim yaşadı. Oy hakkından iş hayatına, birçok alanda kadınlar mücadele verdi ve kazanımlar elde etti.
Ancak, her ne kadar ilerlemeler kaydedilse de, Batı dünyası ile İslam dünyası arasında kadın hakları konusunda önemli farklar var. İslam'da kadın haklarının temeli dini metinlerde atılırken, Batı'da bu haklar yasal düzenlemelerle korunuyor.
Velhasıl kelam, kadın hakları mevzusunda her iki dünyada da önemli adımlar atıldı. Ama unutmayın, önemli olan kadınların haklarının ve değerinin her yerde tanınması ve korunması. Yoksa mangalda kül bırakmayanlar, sonunda kendileri yanarlar.
İşte bu yüzden, kadın hakları konusunda kıyasıya bir mücadele veriliyor bu dünyanın dört bir yanında. Ne İslam dünyasında ne de Batı'da bu konu kapanmış değil. Her iki taraf da mangalın başında, kül bırakmamaya çalışıyor ama işin içine girince gözler dumanlanıyor, işler karışıyor.
Şimdi, İslam dünyasında kadına verilen değeri anladık. Peki ya Batı'da? Batı dünyası, kadın hakları konusunda kendi yolculuğunu yaşıyor. Feminizmin dalgalarıyla birlikte kadınlar, eşitlik, özgürlük ve adalet peşinde koşuyorlar. Ama unutmayalım, her ne kadar Batı'da kadın hakları için büyük adımlar atılsa da, mesele sadece yasalarla çözülmüyor. Toplumsal normlar, kültürel değerler ve bazen de kökten inanışlar bu mücadelenin önüne geçebiliyor.
Ve işte burada İslam dünyası ile Batı arasında bir köprü kurmaya ihtiyaç duyuluyor. İki dünya arasındaki en büyük fark, belki de bakış açısında yatıyor. İslam, kadını toplumun yarısı olarak görüyor, ona kutsal metinlerde yüksek bir değer atfediyor. Batı ise tarih boyunca kadınların sesini duymakta gecikti ama sonunda kadınlar kendi haklarını talep etmeye başladılar ve önemli kazanımlar elde ettiler.
Bu mücadelede en önemli şey, diyalog ve anlayış. İslam dünyasının kadınlara verdiği değeri anlamak ve Batı'nın kadın hakları mücadelesinden dersler çıkarmak gerek. Ve unutmayalım ki, her iki dünyada da kadınlar, toplumun aynasıdır. Onlara verilen değer, o toplumun ne kadar ileriye gittiğinin bir göstergesidir.
Sonuç olarak, kadın hakları konusu, İster İslam dünyasında ister Batı'da olsun, kadınların hakları her yerde korunmalı ve onlara hak ettikleri değer verilmelidir. Ve bu yolda, ne kül bırakmalı ne de mangalı söndürmeliyiz. Çünkü sonunda, mangalın etrafında bir araya gelip, daha iyi bir dünya için birlikte çalışabiliriz.
Yüreğinize kaleminize sağlık muhteşem ????