Medya ve reklamın gücünü kavrayamayanlar, ne işletmecilikte ne de siyasette başarılı olabilirler. Adaylar için seçmeni anlamak, onları doğru bir stratejiyle etkileyebilmek oldukça önemlidir. Seçim sürecinde yapılan en büyük hatalar genellikle başlangıç aşamasında, adayların ve partilerin temel unsurları göz ardı etmesiyle ortaya çıkar. Bu noktada, üç temel unsura dikkat edilmelidir: strateji, taktik ve operasyon. Bu unsurlar birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak ele alınıp daha kampanya başlamadan detaylıca planlanırsa, başarıya ulaşmak mümkün olacaktır.
Yerel seçimlerde adayların partilerinden ziyade bireysel nitelikleri ön plandadır. Seçmen, kendisine hizmet sunacak, güçlü ve becerikli bir adayı görmek ister. Ancak aday, kendisini ve projelerini etkili bir şekilde anlatamazsa, bu niteliklerin fazla bir anlamı olmaz. Bu nedenle, adayların mutlaka kampanya aşamalarını takip edebilecek deneyimli iletişim danışmanlarıyla çalışmaları gereklidir. Seçim kampanyaları, ekip çalışması ve profesyonel organizasyon gerektiren bir süreçtir; inanmak ve inandırmak bu işin temelini oluşturur.
Örneğin, AKP’nin sosyal medyada 6 bin kişilik bir ekip kurduğunu biliyoruz. Sosyal medyayı propaganda aracı olarak etkin bir şekilde kullanacaklarını ve Twitter, Facebook, Instagram gibi platformlarda daha baskın olacaklarını belirtiyorlar. Günümüzde, hemen her evde bir bilgisayar ve internet erişimi olduğunu düşünürsek, sosyal medya stratejisinin önemi ortaya çıkıyor.
AKP, Hüseyin Çelik liderliğinde, yöresel özellikleri dikkate alan bir kampanya yürütmeyi planlıyor ve ellerindeki imkanları etkili bir şekilde kullanarak ipleri sıkı tutmayı hedefliyor. Ekonomik anlamda herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan AKP, yerel ve ulusal basın, açık hava reklamcılığı ve sosyal medya araçları gibi mecraları baskın bir şekilde kullanacak; özellikle kırsal kesimlerde, yoksul bölgelerde, yardım çalışmalarıyla seçmenlerin gönlünü kazanmaya çalışacaktır.
Hüseyin Çelik'in dediği gibi, “İnsan insana markaj, yüz yüze görüşme, insanların yüreğine dokunma, nabız tutma ve el sıkma” gibi klasik ama etkili yöntemler, AKP'nin bu süreçteki iletişim stratejilerinin temelini oluşturacak.
Rakip partiler açısından ise, medya ve reklam stratejilerinde yeterince başarılı olunmadığını görüyoruz. Örneğin, Milliyetçi Hareket Partisi’nin medya araçlarını ve reklamı yeterince etkili kullanamadığı biliniyor. Adayların, projelerini tanıtabilecekleri enstrümanları etkin kullanamamaları, her zaman karşılarına bir dezavantaj olarak çıkıyor. Bu durum maddi imkanlarla da ilgili bir mesele olsa da, doğru strateji ve planlama ile az bütçeyle büyük işler yapmak mümkündür.
Başarı, sadece parayla sağlanmaz. Etkili bir kampanya için doğru zamanlama, doğru insanlar ve var olan imkanlarla çalışmak önemlidir. Zaferi getirecek olan şey, inanç, azim ve sabırdır. İşte bu temel unsurlar, adayların seçmen nezdinde güçlü bir izlenim bırakmasına yardımcı olur.
Seçim sürecinde başarılı olmanın yolu, medya ve reklamın önemini kavramaktan, güçlü bir strateji oluşturmaktan ve tüm imkanları doğru şekilde kullanmaktan geçer. Bu doğrultuda hareket edildiğinde, sadece maddi gücün değil, aynı zamanda doğru stratejilerin ve ekip çalışmasının önemini kavramış olanlar, seçmenlerin gönlünde taht kurabilir.