Samsun’un Çatalçam bölgesinde,
Basit gibi görünen ama içinde bir davayı barındıran bir ev.
Dış duvarında boydan boya kaplamış, kabartmalı bir tuğra, bayrak, Atatürk ve bozkurt resimleri.
Bu, bir adamın hayata kazıdığı inanç. Her bir çizgide davasını anlatıyor.
Bu evin sahibi, Celal Çalık.
Sıradan bir isim gibi gelebilir,
Ama o, taşıdığı dava ile sıradanlığın çok ötesinde.
75 yaşında, emekli.
Ama ömrü boyunca bir an bile emekliye ayrılmamış.
Her nefesi, ülküsünün bir adımı olmuş.
12 Eylül darbesi...
Bir milletin evlatları zindanlara tıkılıyor.
Celal Çalık da o karanlık günlerin şahidi.
Medrese-i Yusufiye’de geçen yılları,
Ona boyun eğdirmemiş.
Hatta daha da güçlendirmiş.
Çünkü zindanlar, yalnızca cesareti olanların imtihan yeridir.
Darbenin hemen ardından. 1987’de Samsun Ülkü Ocakları yeniden açılıyor.
Celal Ağabey, bu ocağın ilk başkanı oluyor.
Bir nefer, bir başkan, bir dava adamı....
O dönemde yayımlanan “Bizim Ocak” dergisiyle, Samsun’da ülkücülerin sesi oluyor.
Her sayfa, davaya adanmış bir yemin gibi.
Ama Celal Çalık sadece bir lider değil.
O bir abide, bir ahlak timsali.
Hayatını davasına adamış.
Davasını ne üçe satmış, ne beşe.
Onun sevgisi kuru bir ideal değil,
Yüreğinden taşan bir okyanus.
Her damlası vatan, her damlası millet aşkıyla dolu.
Onun mücadelesi sadece bir insanın değil,
Bir milletin de mücadelesi.
Hayatındaki her adım,
Bir kararlılığın, bir inancın eseri.
Çatalçam’daki evinde oturuyor şimdi.
Ama evinde de o büyük dava nefes alıyor.
Kapısından içeri adım atıyor 12 Eylül'de işkencelere meydan okuyan, eskinin ülkü Ocakları ve MHP'nin il başkanlarından şimdinin ülkücü neferlerinden Şaban Kılıç.. . Celal Ağabeyimizin selamını iletiyor.
'Ülküdaşlarıma selamımı söyleyin.'
Bu selam, bir hatırlatma.
Bir çağrı...
Davanın hala diri olduğunu ve her bir ülkücünün bu emanete sahip çıkması gerektiğini söylüyor.
Celal Çalık,
Sadece bir adam değil.
Bir sembol.
Mücadeleyi, adanmışlığı ve onuru öğreten bir öğretmen.
Gençlere, “Bu yolda yürüyün” diyen bir rehber.
Ve yaşadığı her saniye ile ülküsünü anlatan bir kahraman.
Bu millet, Celal Çalık gibi insanlara minnettardır.
Çünkü dava adamları, sadece bir dönemin değil,
Bir milletin vicdanıdır.
Onun duvarına işlenen bayrak, tuğra, bozkurt ve Atatürk,
Sadece bir süs değil.
Bir destanın sessiz yankısı.
Bir ülkenin bağımsızlık türküsü.
Bugün, Celal Ağabey’in yüreğinde yanan o dava ateşi,
Genç nesillere bir ışık olsun.
Onun hayatı, onurla yürüyen bir dava adamının
Hangi bedelleri göze aldığını bize gösteriyor.
Selam olsun Celal Çalık’a.
Selam olsun davasını hiç bırakmayanlara.
Ve selam olsun, o bayrağı taşıyan her bir yüreğe!