Türkiye’nin etrafı düşmanlarla çevrilidir. Bunu anlamak için tarihin derinliklerine inmeye gerek yoktur. Türkiye’yi bir bataklığa gömmek için fırsat kolluyorlar. Dost gibi görünen ülkeler bize hiçbir zaman dost olmamıştır.
Günümüzde Türkiye tam bir bataklığa saplanmış durumdadır. Bir taraftan IŞİD diğer taraftan PKK…
Bunun dışında fırsat düşkünü irili, ufaklı Türkiye’de kümelenmiş horlamadan uyuyan terör örgütlerinden bahsetmiyorum bile.
Türk’ün düşmanlarının çok olduğunu söyledik. Düşman her zaman düşmanlığını yapacaktır. Düşmanlığın fıtratında fırsat kollamak vardır.
Düşmanlığın fıtratında, pusular, kalleşlikler, cambazlıklar vardır. Fırsatçılık ve sinsilik vardır. Uyanık olmadığınızda ne zaman nereden, ne şekilde vuracağını bilemezsiniz. Demek ki uyanık olmak gerekiyor. Büyük devletler asla uyumaz. Büyük devletler, mevcudiyetini korumak için gözünü dahi kırpmazlar. Aksi takdirde harman yerinden farksız hale gelebilirsiniz.
Devletler yüksek tahmin gücüne ulaştıklarında büyük devletler haline gelirler. Nereden, nasıl ne şekilde bir saldırı olabilir bunu önceden bilirler. Düşman sizden akıllı olmadığı müddetçe sizi alt etmesi mümkün olmaz.
İnsanı yöneten akıl, devleti yöneten de seçkin ve yüksek memurlardır. Vücut organları arasında mevcut olan dayanışma ve yardımlaşma misâli, devlet de görevlerini organlarının yardımıyla gerçekleştirir. Eğer bu organlardan birisi çalışmaz veya çalışamaz duruma getirilmişse tıpkı çarktaki bir tek dişin kırılması veya bozulmasıyla birlikte ortaya çıkabilecek arızanın vereceği zararla eşdeğer olur.
Konuyla alakalı Gazâli’nin devlet konusundaki görüşlerine baktığımızda, Gazâli, insanların haksızlığa ve isyâna meyilli yaratıldığından, mutlu bir toplumun oluşturulabilmesi için bu tür davranışlara engel olabilecek bir otoriteye ihtiyaç duyulduğunu belirtir. Bu otorite, devlettir. Toplumda düzenin ve istikrarın sağlanması, devlete ve onun başında bulunan idarecilere bağlıdır. Aksi hâlde anarşi doğabilir. Devleti idare edenlerin hak, hukuk ve adalet gibi hassasiyet ifade eden, insanların toplu halde barış, içinde yaşamasında önemli olan unsurların devlet tarafından en iyi şekilde dağıtılması gerekir.
Demek oluyor ki devlet haksızlık yapmayacak.
Devlet Suçluyu suçsuzu birbirinden ayırabilmelidir. Devleti yönetenler ülkede çıkan problemleri şu veya bu sebeplere bağlayarak kendisini haklı çıkarmak için yeni haksızlıklar ve adaletsizlikler ortaya koymaz.
Ayn Rand ‘ın Suçsuz insanlar üzerinde hâkimiyet kurmak mümkün değildir. Hükümetin tek gücü ise suçluları takip edip, onları cezalandırmaya yöneliktir. Eğer ortada yeterince suçlu yoksa, suçlular yaratılır. Bu amaçla yasalar hazırlanır ve o kadar çok şey suç olarak ilan edilir ki, masum insanların yasaları çiğnemeden yaşaması imkânsız hale gelir. derken aslında haksızda sayılmaz.
Ülkemizde, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında baş gösteren terör eylemleri yanlış yönetimlerin ortaya koyduğu bir tablodur. Zaten 30-40 senedir bitmeyen bir mesele diyerek işin içinden sıyrılamazsınız. Demek ki zamanından bu yana düğmeler yanlış ilikleniyor. Terör olaylarının bitmeyişindeki en ana unsur, devlet iradesinin ehil olmayan ellerde bulunmasıdır. Terör olaylarının hortlaması veya bazı zamanlarda eylemlerini en acımasız hale dönüştürmesinin altında yatan sebepleri iyi analiz etmek gerekiyor. Geçmişten günümüze kadar geçen evrede devlet işleyişini gözden geçirmemiz gerekiyor demek ki…
En büyük ‘akil’ devlettir. Devletten daha büyük bir aklın olmadığı yerde ‘AKİL’ heyetler oluşturup ‘ÇÖZÜM SÜRECİ’ adı altında devleti aciz duruma düşürmek büyük devletlerin işi olamaz.
Son zamanlarda terör eylemlerinin artmasının sebeplerini başka yerlerde aramamız beyhude zaman kaybıdır.
Emperyalist gayeleri olan bazı ülkelerin terör odaklarına destek veriyor olması bu düşüncemizi değiştirmez.
Terörün arkasında kim olursa olsun, terör nerden gelirse gelsin; Devlet, gerçek devlet adamlarımız sayesinde ülkemizde oyun oynanmayacağını anlatan bir stratejiyle hareket ederek ülkemizi kötülerden koruyabilir.