Büyük ve güçlü bir ülkeyi yutabilmek için önce bölmek, parçalamak, hatta lime lime etmek gerekir. Ülkeler üzerinde derin emelleri olanlar, her zaman bölmeye ve parçalamaya çalışır. Türkiye'nin de büyümesini istemiyorlar; çünkü büyük Türkiye, dünyaya hak, adalet ve düzen getirerek emperyalist emellere engel olabilir. Bu yüzden, Türkiye'yi bir tehdit olarak görüp, bölmek ve parçalamak istiyorlar.
Türkiye gibi ülkelerde, birlik ve beraberliği bozmak isteyenler, korktukları yerlerde bütünlükten hoşlanmaz. Bu yüzden sürekli bölücülük yaparlar. Türk milletinin gelişmesini, ilerlemesini ve güçlü hamleler yapmasını engellemek için türlü türlü ayrıştırıcı söylemlerle saldırırlar. Milletin kendi dertleri ve sıkıntıları içinde boğulup kalmasını, böylece büyümeye vakit ayıramamasını sağlamak isterler.
Bölücülük, tarihin en eski ve en kolay taktiklerinden biri olmuştur. Her çağın modası haline gelmiştir ve akıl oyunlarıyla yürütülür. Ayrıştırmaya müsait toplumlarda, basiretsiz yöneticilerin ve dar siyasi bakış açılarının zafiyetlerini kullanarak toplumu bölerler. Bu tür insanların zaaflarından faydalanarak bölücü faaliyetlerini yürütürler.
Kendi milletini bilerek bölenler, büyük bir ihanet içindedir. Eğer bu suçu işlediklerinin farkında değillerse, büyük bir cehalet içindeler demektir. Her iki durumda da bedeli, Türk milleti öder. Peki, ey Türk Milleti, bu bedelleri ödemekten yorulmadınız mı?
Milleti ayrıştırarak zengin-fakir, Alevi-Sünni, işçi-patron, devlet-cemaat, asker-polis diye bölüyorlar. Türk milletinin içinden Kürt, Laz, Çerkez diye ayırıyorlar. Gerçekte bu parçalanmanın amacı, vatanın bölünmesidir.
Fakat ilginç olan, bu bölücülerin bölemedikleri şeyler makamları ve paralarıdır. Her türlü bölücülükle uğraşanlar, tüm bu bölme becerilerine rağmen utanmadan birlik ve beraberlikten söz ederler. Tarihte şan ve şeref dolu bir milleti yok sayıp, var olmayan bazı ırklar yaratmak için çabalarlar. Türk milletinin adını anmaktan çekinirken, tarihte küçücük yer tutan aşiretlerin isimlerini ağızlarından düşürmezler. Üstelik, kendilerini ırkçılıkla suçlayanlar da yine onlardır!
En garibi ise, kendilerini “Türk” olarak tanımlayan bazı kişilerin bölücü olmasıdır. Allah aşkına, kim kimi bölüyor? Bu ülkeyi sevenlerle ona düşman olanlar birbirine karıştırılıyor. Bölmeyi, çarpmayı, toplamayı dahi doğru yorumlayamıyorlar.
Kimse bu modanın geçmesini beklemesin. Bu moda, kıyamete kadar var olacak bir hastalık gibidir. Bölücülük, zayıf gördüğü bedenlere musallat olan bir mikrop gibi varlığınızı ele geçirir, sizi tüketir.
Sağlıcakla kalın.